- tepmek
- dövmek, vurmak, tepmek, I, 27, 178, 386, 526; II, 3, 33, 113
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
tepmek — i, er 1) Hayvan, ayağıyla vurmak 2) Üzerine basarak sıkıştırmak Yünleri çuvala tepmek. 3) Çokça yürümek 4) mec. Değerini anlamamak veya kestirememek, geri çevirmek Gelmiş buraya, başını sokacak, ekmeğini kazanacak bir yer bulmuş, hiç bunu teper… … Çağatay Osmanlı Sözlük
nimeti ayağıyla tepmek — kısmetini ayağıyla tepmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
taban tepmek (veya patlatmak) — uzun yol yürümek Her akşam gazete başına kırk para kazanmak için şehrin dört bir köşesinden buraya kadar taban tepmek... R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
halay çekmek (veya tepmek) — halay oyunu oynamak Erkekler dışarıda halay çekip tabanca atarken kadınlar Zekiye yi getirip ortaya oturttular. L. Tekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
hora tepmek — 1) hora oynamak Derhâl ayağa kalkıp, bir caz havası tutturup hora tepmeye başladı. H. E. Adıvar 2) mec. ayaklarını vurarak gürültü etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkarını tepmek — 1) kendisine yarar sağlayacak bir şeyi veya bir durumu istememek 2) kendisine yarar sağlayacak bir şeyden veya durumdan yararlanmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısmetini ayağıyla tepmek — kavuşacağı iyi bir durumu, değerini bilmeyerek istememek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yol tepmek — çok uzun bir süre yürümek Adam onca yolu tepip buraya dek gelmiş. T. Oflazoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
tipmek — tepmek, hayvan ard ayak ile urmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tepinmek — tepmek, bir şeyi ayakla kımıldatmak II, 140 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini